Anarşi, yönetimsizlik, buyruksuzluk, karışıklık ve başıboşluk gibi kavramlarla ifade edilen, hiçbir merkezi otoritenin veya yönetsel gücün bulunmadığı toplumsal düzeni tanımlayan bir kavramdır. Bu bağlamda anarşi, hem bir yönetim biçimi eksikliğini hem de bireylerin eylemlerini sınırlayan her türlü otoriteyi reddeden bir siyasi doktrini ifade edebilir. Anarşizm olarak bilinen ideoloji, birey özgürlüğünü ve gönüllü iş birliğini esas alarak devletin, yasaların ve zorunlu yönetim organlarının gereksiz veya baskıcı olduğunu savunur.
Anarşi kavramı, tarihsel süreçte farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazı düşünürler, anarşiyi düzensizlik ve kaosla eş anlamlı görürken, bazıları ise onun bireylerin özgürlüğünü ve doğrudan demokrasiye dayalı bir toplumsal yapıyı destekleyen bir düzen biçimi olduğunu ileri sürmüştür. Örneğin, Pierre-Joseph Proudhon ve Mihail Bakunin gibi anarşist düşünürler, merkezi otoritenin ve devletin olmadığı, bireylerin özgür iradeleriyle organize olduğu bir toplumu savunmuştur. Ancak pratikte anarşi, çoğunlukla otorite boşluğu nedeniyle istikrarsızlık ve çatışma ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle anarşi kavramı, hem bir siyasi ideoloji hem de bir toplumsal durum olarak farklı anlamlar taşıyan geniş bir kavramdır.